Pervin Buldan: AKP Genel Başkanı Helal İstiyor. İnsanlar senin yüzünden can verdi. Daha ne ver
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adıyaman’daki depremzedelerden helallik istemesine ilişkin, “Bu depremde asrın küstahlığını gördük. zaman utandılar.çünkü bunlarda ayıp yok utanmayın.ölü sayısı 50 bini geçti binlerce cenaze daha enkaz altında.hiçbir sorumluluk almadan çıkıp bir yıl mühlet isteyebiliyorlar. Yüzsüzlükte sınır yok, taban yok.Enkaz altında onbinlercesi feryat ederek öldü.AKP Genel Başkanı helal istiyor.Hakkını helal etmez, etmeyecek de.Senin yüzünden millet can verdi.Neler oluyor? daha vermeliler mi?”
Pervin Buldan, bugün TBMM’de grup toplantısında konuştu. Buldan, özetle şunları söyledi:
“Siyasi iktidar örtbas etmeye çalışsa da yardımların ihtiyaç sahiplerine yeterli oranda ulaştırılmadığını hep birlikte görüyoruz. Süreci normalleştirmeye ve depremi hafızalardan silmeye çalıştıklarını biliyor ve görüyoruz. yaraları sarmak bir yana.buradan söylüyorum 1-2 gün kıtlık oldu diyeceksiniz.1-2 gün değil 23 gündür sorunlar devam ediyor. gösteriler,algı çalışmaları yaptılar.Kaç gün geçti bu bağışların henüz şok bölgesine gelmediği ortada çünkü acil ihtiyaçlar her geçen gün artıyor burada soruyoruz paralar nerede toplandı -neden olmasın deprem bölgesinde Çadır, soba, gıda, hijyen malzemeleri, ilaç, su ve diğer ihtiyaçlar aciliyetini korumaya devam ediyor.
“FIRÇA ÇIKARMA İŞİ DERHAL DURDURULMALI, ÖNCE CENAZELERE ULAŞILMALIDIR”
Çadır kentler şehirlerden uzak yerlerde kurulur. Kaideleri hala uygun değil. 10 bin kişinin lavabo sorunu hala çözülmedi. Sağlık sorunu artıyor. Yardım dağıtım merkezleri hala vatandaşların ihtiyaçlarını tam olarak karşılayacak düzeyde değil. Gidip gözlerimizle gördük ki büyük bir düzenleme sorunu var. Enkaz altında hala cansız bedenler var. Bu cesetlerin vücut bütünlüğü dikkate alınmadan ve ölülere saygı gösterilmeden baş aşağı yürütülen enkaz kaldırma çalışmaları derhal durdurulmalı ve önce cesetlere ulaşılmalıdır. Hükümeti burada bir kez daha uyarıyoruz; Ortaya çıkmamış veya vücut bütünlüğü tehlikeye girmiş cenaze ve kayıplardan münhasıran siz sorumlusunuz. Beyin sarsıntısı kayıplarının çözümsüz kalmasından tarihin karşısında sorumlu tutulacaksınız.
“TÜM KADINLARI BU DAYANIŞMANLIĞI DAHA BÜYÜTMEYE ÇAĞIRIYORUM”
Vatandaşların gelecekle ilgili korkuları ve kaygıları artarak devam ediyor. Hepimiz gittik ve yerinde gördük ki, bilinmeyen bir geleceğe dair çok önemli kaygılar var. Çünkü iktidar toplumu büyük bir belirsizliğin içine sürüklemiştir. Tekrar göç edenler gittikleri şehirlerde mağdur oluyor. Geride bıraktıklarıyla ilgili endişeler. Bu mağduriyet kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler için çok daha fazladır. Bu sarsıntıdan en büyük yıkımı elbette kadınlar yaşadı. Başta Hanımlar Meclisimiz olmak üzere tüm kadın kuruluşları ihtiyaçları karşılamak adına değerli bir dayanışma, mor dayanışma gerçekleştirdi. Buradan tüm kadınları bu dayanışmayı daha da büyütmeye davet ediyorum.
“ÇOCUKLAR NEREDE? BU SORUNUN CEVABINI BU GÜÇ VERMELİDİR”
Yine, Türk kamuoyu refakatsiz çocuklar konusunda çok endişeli. Çocuklar nerede? Bu hükümet bu soruyu cevaplamak zorundadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumları özellikle uyarıyorum. Gözümüz onlarda. Bu çocuklar sizin sorumluluğunuzdadır. Bunların başına geleceklerden öncelikle Bakanlık sorumlu olacaktır. HDP olarak bu sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Tüm kamuoyu bu konuda duyarlı olmalıdır. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nun derhal toplanması için arkadaşlarımız dilekçe verdi. Meclis derhal çocukların durumunu gündemine almalı ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
“BAĞIMSIZ, GÜVENİLİR YARDIM KURULUŞLARINA, BASIN VE TAKİP KURULUŞLARINA EFRİN’İN KAPILARI HEMEN AÇILMALIDIR”
Yine depremin ardından Türkiye’nin kontrolündeki Afrin’den güvenilir bilgi alınamadı. Yardımların yağma ve talan çeteleri tarafından alıkonulduğu haberi kamuoyuna yansıdı. İşte bir davet yapıyoruz; Afrin kapıları bir an önce bağımsız ve güvenli yardım kuruluşlarına, basına ve gözlemci kuruluşlara açılmalıdır. İnsanlığa kapıları kapatanları tarih ve halkımız asla affetmeyecektir.
“Yüzbinlerce DEPREM MAĞDURUNA GÖNDERİLEN ÇADIR, UYKU TULUMU, TEMEL GIDA VE İHTİYAÇLAR, SINIRDA BEKLEYEN AFAD’IN BARİYERİNİ KAPATTI”
Bloklamada sınır tanımadıklarını kendi gözlerimizle gördük ve şahit olduk. Birçok Avrupa ülkesinde Türkiye halklarının dostları ellerinden geldiğince dayanışma ağları ördüler. Yüzbinlerce depremzedeye ulaştırılan çadırlar, uyku tulumları, temel gıda ve ihtiyaç malzemeleri sonunda bekleyen AFAD kabalığına kapılır. AFAD’a gönderilen çadırların başına kayyum atadılar. Gelen yardımlar üzerine çökerek sanki kendileri yapmış gibi algı peşinde koşan bir iktidar, bu depremde örgütlü vahşetin kitabını yazdı. Bu asla unutulmayacak.
“Gözyaşlarımızı birlikte sileceğiz, kanayan yaramızı birlikte saracağız”
Bu süreçte tüm yaraların sarılması için toplumsal dayanışmayı bir an olsun aksatmadan artırmaya devam edeceğiz. Yıkım sadece 10 ilde değil, ülke genelinde meydana geldi. Yaralar elbette hepimizin ortak yaralarıdır. Acı ortak acımızdır. Sürdürülebilir bir dayanışma ağı için teşkilatımızı güçlendireceğimizi bir kez daha belirtmek isterim. Bizi sadece biz kurtarabiliriz. Gözyaşlarımızı birlikte sileceğiz, kanayan yaramızı birlikte saracağız.
“DEVLET İÇİN ÖNEMLİ OLAN İTİBARLARI, UYGULAMALARI VE KÜLTÜR SEVGİSİDİR”
Hayatımızı ve geleceğimizi yerle bir eden depremler değil, insan hayatını hiçe sayan bu çürümüş, yozlaşmış, talan düzenidir. AKP ve MHP’nin ülkeye musallat ettiği sistem her felaketin, krizin ana sebebi, aynı zamanda çıkış sebebidir. Deprem öncesi hazırlık, deprem anında acil müdahale ve deprem sonrası hızlı insan odaklı analiz, bir deprem ülkesinin olmazsa olmazıdır. Ancak bu önlemlerin hiçbiri alınmadı. Çünkü insan hayatının güç için bir değeri yoktur. Güç için değerli; Aynı zamanda itibarları, kalıcılıkları ve koltuk sevgileridir.
“ACILAR YÜREKLERİ DÖKMEYE DEVAM ETTİĞİNDE, AZALTMA VE SEÇİM BETONU DÖKME İHALELERİNE MEYDAN OKUYACAKLARINI YİNE GÖRDÜK”
İtibar değil, yardım ve çadırları aynı anda kurtaran bir anlayışın yol açtığı insani felaketi ve yıkımı ülke olarak hep birlikte yaşıyoruz. Acılar devam ederken seçim için moloz kaldırma ve beton dökme ihalesinin peşinde olduklarını bir kez daha gördük. Hepsinin farkındayız. OHAL kapsamında çıkarılan bir KHK ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına orman ve meraları imar ve yapılaşmaya açma yetkisi verdiler. Yeni bir doğa talanı başlatacaklar, talan. İşte asıl ganimet budur sevgili dostlar. OHAL kapsamında alınan kararların tamamı deprem fırsatçısıdır.
“İNSANLAR SENİN YÜZÜNDEN HAYATLARINI VERDİ. SANA DAHA NE VERİR”
Hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi çıkıp küstahça konuştuklarına da şahit olduk. ‘Ufak tefek sorunlar oldu, kafa karışıklığı oldu’ diyerek olayı örtbas etmeye çalıştıklarına şahit olduk. Yüzyılın yüzsüzlüğünü bu şokta gördük. Yüzyılın utanmazlığına tanık olduk. Kimse en son ne zaman utandığını bilmiyor ya da hatırlamıyor. Çünkü onlarda utanma duygusu yok, utanma duygusu yok. Ölü sayısı 50 bine ulaştı ve binlerce cenaze hala enkaz altında. Herhangi bir sorumluluk almadan ayrılıp bir yıl isteyebiliyorlar. Yüzsüzlükte sınır yoktur, taban yoktur. Enkaz altında onbinlercesi feryat ederek can verdi, AKP Genel Başkanı helal istiyor. Bu insanlar size asla haklarını vermezler, vermezler de. İnsanlar senin yüzünden canlarını verdiler. Sana daha ne verecek? Günlerce enkaz altında kalan canlardan siz sorumlusunuz. Devlete bağlı kurumların harekete geçmesini engelleyen ve bloke eden sizin gücünüzdür.
“‘ÖLÜMÜMÜZÜ PARÇALAYAN CANIMIZA ÇADIR BULAMIYORUZ’ DEDİRDİNİZ”
Çaresizlere günlerce ‘devlet nerede’ diye ağlatan sizin gücünüzdür. ‘Ölümüze kefen, dirimize çadır bulamadık’ dedirttiniz. Bundan daha fazlası var mı? Arama kurtarma değil; Hakareti, tehdidi, parmak sallamayı koordine eden sizin kişisel gücünüzdür. Müteahhitleri tutuklayarak siyasi sorumluluğunuzu gizleyemezsiniz. hesap vereceksin İstifa edeceksin ve hesabını vereceksin. Halktan bir şey talep edecek durumda değilsiniz. Halka cevap vermek zorundasınız ve vereceksiniz.
“YAPMANIZ GEREKEN SORUMLULUĞU KABUL ETMEK VE HEMEN İSTİFA ETMEK”
‘Hükümet istifa’ seslerini görmezden gelemez, görmezden gelemezsiniz. Yapmanız gereken sorumluluğunuzu kabul etmek ve derhal istifa etmektir. İktidarın küçük ortağı da çıkıp ‘Maçlar seyircisiz yapılsın’ diyor. Tek bildikleri yasak. Bu gücü göndererek bu felaketin sonuçlarını onarmaya başlayacağımızı bir kez daha belirtmek isterim. Burada biraz kaldı. Memlekete musallat olan bu kabus tertip elbette sona erecektir. Yeni bir dönem mutlaka başlayacak. İşte tüm halkımıza sözümüz.”
