Alaattin Aktaş şunları yazdı: ‘Merkez Bankası faiz indirecek mi?’
Son dönemde Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan hakkındaki iddialarla gündeme gelen Merkez Bankası, bugün yeni yılın ilk faiz kararını açıklayacak. Uzmanlar Merkez Bankası’nın faiz artırımı kararı alacağı görüşünde.
Merkez Bankası’nın bugün alacağı karara ilişkin yazı yazan Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, şunları değerlendirdi: “Merkez Bankası bugün faizi 2,5 puandan fazla artırırsa ve PPK metninde bu yönde açıklamalara yer verilirse, Faiz daha da artacak, bindiği dalı kesecek.”
Aktaş’ın ‘Merkez Bankası faiz kolunu kesecek mi?’ sorusu Yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Kasım ayında ‘Parasal sıkılığın ciddi bir seviyeye yaklaştığını dolayısıyla sıkılığın yavaşlayacağı’ diyen Merkez Bankası, Aralık ayında bu yavaşlamayı gerçekleştirerek sıkılaştırma adımlarının bir an önce tamamlanacağını söyleyen Merkez Bankası, yeni bir politika izleyecek mi? Bugünkü toplantıda önceki görüşlerinden farklı bir yol mu izlenecek?Yani bugün faiz artırımı 2,5 puanın üzerine mi çıkacak?Beklenmemeli…
Tarih 23 Kasım 2023… Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun politika faizinin yüzde 35’ten yüzde 40’a çıkarıldığı gün yaptığı açıklama:
‘Kurul, enflasyonla mücadelenin sağlanması için gereken nakit sıkışıklığı seviyesine önemli ölçüde yaklaşıldığı değerlendirmesinde bulundu. Bu kapsamda nakit sıkılaştırmanın hızı yavaşlatılacak ve sıkılaştırma adımları kısa sürede tamamlanacak. Fiyat istikrarının kalıcı olarak tesisi için gerekli olan mali sıkılığın gerektiği sürece sürdürüleceği değerlendirilmiştir.’
Tarih 21 Aralık 2023… Siyasi faiz oranı bu kez 2,5 puan artırılarak yüzde 42,5’e çıkarılıyor ve Para Politikası Kurulu şu açıklamayı yapıyor:
Kurul, enflasyonun düşürülmesi için gereken mali sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını dikkate alarak mali sıkılaştırmanın hızını yavaşlattı. Konsey, nakit sıkılaştırma adımlarını en kısa sürede tamamlamayı planlıyor.
Fiyat istikrarının kalıcı olarak tesisi için gerekli olan mali sıkılığın gerektiği sürece sürdürüleceği değerlendirildi.
Kasım ayında yapılan açıklama ve Aralık ayında alınan karar, öngörülemeyen ve öngörülemeyen Merkez Bankası’nın yerini, eylemleri önceden tahmin edilebilen bir Merkez Bankası’nın aldığını gösteriyor.
Merkez Bankası kasım ayında ‘Artık yüksek oranlı faiz artışı olmayacak’ dedi, yani 5 puanlık, 5 puanlık bir artış beklenmemesi gerektiğine işaret etti ve Aralık ayında daha ölçülü bir faiz artışıyla yetindi. faiz oranı artışı.
Aralık toplantısında yapılan “Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarının en kısa sürede tamamlanmasını öngörüyor” açıklaması, bugünkü toplantıya da ışık tutuyor.
Politika faizi muhtemelen bugün 2,5 puan daha artırılarak yüzde 45’e çıkarılacak ve bir süre daha bu şekilde kalacak. Bu sürenin ne kadar uzun olabileceği konusunda bir iddiada bulunmak kolay değil.
BİR DAHA ARTIŞ OLACAK MI?
Önceki açıklamalara bakılırsa bugün siyasi faiz 2,5 puandan fazla artırılmayacak.
Ancak enflasyonun Ocak ayı gerçeği açıkça ortadadır. Merkez Bankası, Ocak ayında aylık artışın çift haneli rakamlara çıkacağını göremediğinden, şubat için yüzde 4-5 civarında bir faiz oranının hesaplama tekniği nedeniyle artık neredeyse kaçınılmaz hale geldiğini göremiyor olabilir mi?
Fiyatlar Ocak’ta yüzde 9, Şubat’ta yüzde 4,5 oranında artarsa yıllık oran Ocak sonunda yüzde 69’a, Şubat sonunda ise yüzde 71’e ulaşacak.
Elbette Ocak ve Şubat aylarındaki artışların bu seviyeye kesin olarak ulaşacağını söyleyemeyiz ancak bu oranların çok da altında kalamayacağı aşikardır.
Peki Merkez Bankası’nın tahmini bu yönde ise faizlerde farklı bir karar beklenebilir mi?
Ben öyle düşünmüyorum. Mesela bugünkü toplantıda faizin 2,5 puan yerine 5 puan artırılması, “Görünen o ki, bir ay önce ifade ettiğimiz parasal sıkılık düzeyine yaklaşamadık, yavaşlama yaklaşımından vazgeçiyoruz” sıkılaştırma ve bu sıkılaşmanın yeniden hızlanması.”
Böyle bir durum, daha bir ay önceki görüşümüzde yanıldığımızın itirafı olamaz. Bu aynı zamanda gelecekte söyleneceklere olan inancınızı da kaybetmek anlamına gelir.
Dolayısıyla böyle bir algı yaratacak bir adım atmak büyük hata olur.
YABANCILAR ASLA GELMEZ
Yabancı yatırımcıları iç borçlanma senetlerine çekmenin en önemli koşullarından biri faiz oranlarının her zaman artmayacağı algısının oluşmasıdır.
Zaten yabancı yatırımcı çekme konusunda bir takım dezavantajlarımız var ve buna “Faiz daha da artacak, yüksek faizi beklesem mi?” algısını eklemek pek mantıklı olmaz herhalde. son iki ayda büyük ölçüde ortadan kaldırıldı.
Daha önce de vurguladığımız gibi her PPK toplantısından sonra “Faizi daha da artıracağız” mesajını vermek, bir anlamda yabancıya, “Yüzde 30 faizle kağıt almak yerine biraz daha bekleyin (mesela)” demek oluyor. Birkaç ay sonra yüzde 40 ya da 45’ten alacaksınız, aceleniz ne?” ” araç.
Bu yalan beyanı vermekten vazgeçen Merkez Bankası, bugün faizi 2,5 puandan fazla artırırsa ve PPK metninde faizin daha da artacağına dair ifadelere yer verirse, aldığı payı kesecektir.
‘AMA ENFLASYON?’
Elbette faizin ne olacağına karar verirken önemli olan sadece yabancı yatırımcıların gelip gelmeyeceği değil. Para politikasının temel amacı enflasyonla mücadeledir ve bu Merkez Bankasının asli görevidir. Ancak sadece faiz artırımıyla enflasyonla mücadele edilemeyeceği açıktır.
Maliye politikasının güçlendirilmediği durumlarda para politikasıyla enflasyonu düşürmek mümkün müdür? Keşke bu olsa, faiz kararı çıksa, enflasyon düşse!
Eğer Merkez Bankası haziran ayında faiz artırımına başladığında bu seviyelere ulaşabilseydi ya da metodik olarak değil de birkaç toplantıda buna izin verilseydi, çok farklı bir enflasyon trendi görecek, çok farklı beklentilere tanık olacaktık.
Şimdi bugün faizi 5 puan artırsak bile enflasyonu bu kadar çabuk dizginleme şansımız var, yarın artırsak da bu şansı yakalayabiliriz. Her zaman söylediğimiz gibi fiyatlama alışkanlığı o kadar bozuldu ki ok yaydan çıktı. İşimiz zor, gerçekten zor…”